Utangaçlık

Utangaçlık

Utangaçlık Nedir? Utangaçlığın Kaynağı Nedir? Bireyleri Nasıl Etkiler? Utangaçlığın Üstesinden Nasıl Gelinebilir? Terapi Süreci Nasıl İşler?

Utangaçlık Nedir?

Utangaçlık başkalarının bulunduğu yerde yaşanan tedirginlik ve kısıtlanma duygusu olarak tanımlanır. Bu duygu sosyal durumlardan kaçınma, sosyal ortamlara katılmada başarısızlık, özellikle yeni durumlar, yeni insanlar ve yeni nesnelerle karşılaşıldığında korku ve isteksizlik gösterme gibi davranışlarla kendini göstermektedir. Psikoloji alanında özellikle son yıllarda yapılan araştırmalarda sözü edilen utangaçlık az konuşan, sosyal yetenekleri olmayan ve zaman zaman da sosyal fobik olarak nitelendirilen bir kavram olarak ele alınmaktadır. Bazı insanlarda utangaçlık problemi sosyal bir durumda düşündüklerini söyleyebilmenin bile sıkıntı yaratması halidir. Bazı bireylerin bu sıkıntılı durumları, fiziksel görüntülerine de yansımaktadır. Büyük ya da küçük oranda kaygı, yüz kızarması gibi fiziksel belirtilerle birlikte görülebilir.

Utangaçlık Bireyleri Nasıl Etkiler?

Utangaçlık diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmada güçlük yaşama durumudur. Birçok insan için sosyal durumlarda düşündüklerini kaygı duymadan söylemek çok kolay bir davranış olurken, utangaç insanlar için bu büyük mesele haline gelebilir. Genelde insanlarda gülümseme, uygun koşullarda görüşlerini söyleme, iyi göz kontağı kurma, rahat bir beden duruşu sergileme gibi davranışlar doğal hali ile olur. Utangaç insanlar doğaları gereği bunları kolaylıkla yapamazlar. Utangaç birey içedönük değildir, başkalarını etkilemek, onlarla olmak ister ama bunu korkularından dolayı yapamaz. Utangaç bireyler bazı koşullarda nasıl davranacaklarını bilemez. Bu insanlar açık bir biçimde iletişimde baskın değillerdir. Bu özelliklerinden dolayı, dışarı çıkmak, yeni arkadaşlar edinmek, yüz yüze ilişkiler gerektiren ve işinde yüksek sorumluluk alabilecek pozisyonlara ulaşmak onlar için son derece zordur.

Utangaçlığın Kaynağı Nedir?

Terapistler utangaçlık üzerine çalışmalarını, çoğunlukla çocukluk döneminden itibaren gerçekleştirmişlerdir. Aşırı derecede utangaçlığın kaynağının, çocuğun mizacından, yani çocuğun doğuştan getirdiği özelliklerden kaynaklanabileceği söylenir. Terapistlere göre kendilerini utangaç olarak tanımlayan danışanlar bunun çocukluktan beri olduğunu iddia etmekte.  Bunun yanı sıra utangaçlığın temel nedenleri arasında aile yapısının olduğu bilinmekte. İnsanlar genellikle aile davranış kalıpları tarafından yoğrulup biçimlendirilir. Ebeveynler kendini kararlılıkla ifade edemeyen kimselerse, çocuğun büyüyünce utangaç bir insan olma olasılığı yüksektir.  Aynı biçimde ebeveynler aşırı eleştirici bir tavır sergileyerek çocuğu sürekli eleştiriyorlarsa, çocukta kendini mükemmel görememe ve iyi şeylere layık olmadığı düşüncesini yerleştirecektir.  Ebeveynlerin aşırı koruyucu davranışları da çocuğun kendi başına karar verirken kendisine güvenmemesine yol açar ki, kendine güvensizlik utangaçlığa sebep olabilir. Ebeveynlerin çocuğa karşı aşırı ilgisizliği, çocuğun kendisini değersiz hissetmesine yol açar. Bu çocuklar diğer insanların da kendileriyle ilgilenmediklerine inanarak sosyal ortamlarda rahatsız olurlar.  Utangaç davranmayı utangaç anne-babalardan kolayca öğrenebiliriz. Çok utangaç, çok gergin ve çok sinirli insanlar genelde bu davranış kalıbını ailenin diğer üyelerine de aşılarlar. Dünyaya özgüveni olan bireyler olarak gelsek bile, özgüveni olmayan, kendini değerli ve sevilmeye layık bulmayan anne-babaların yetiştirme yöntemi ile bu güveni yok edilebilir.

Utangaçlık ile Nasıl Başa Çıkabiliriz? 

Utangaçlıkla iç içe yaşamak zor bir duygudur. Utangaç bireyler daima kötü düşüncelerle kendilerini daha zor durumda bırakır. Sizi zor durumda bırakan düşüncelerden kurtulmaya çalışın. Uygulayabileceğiniz birkaç basit ve patik ipucundan bahsedelim:

  • Sizi utandıran, endişelendirip kaygılarınızı artıran düşüncelerinizin gerçekliğini sorgulayın ve alternatif açıklamalar üretmeye çalışın. Kendinizi tanıyın ve güçlü yönlerinize odaklanın. Özsaygınızı artırmak için olumlu ve olumsuz özelliklerinizin listesini yapabilir ve korkularınızla yüzleşebilirsiniz.
  • Endişeleriniz nedeniyle yaşadığınız sıkıntıdan ziyade etrafınızda olup bitenlere odaklanmaya çalışmanız daha yararlı olacaktır. Kendimize değil de dinleyiciye yoğunlaşmak, kullanacağımız kelimeleri yanlış seçeceğimiz korkusunu gidermeye yardımcı olabilir.
  • Sosyalleşme ortamlarına yeni bir yaklaşımla bakmak gerekir. Bu ortamlarda en çok nelerden korktuğumuzu kendimize sorabiliriz. Sıkıcı bir insan olarak görülmekten mi ya da söyleyecek bir şey bulamamaktan mı korkuyoruz? Endişeleriniz hakkında ne kadar çok şey bilirseniz onlara meydan okuma konusunda da o kadar başarılı olabilirsiniz. Çevrenizdeki insanlar ile utangaçlığınız hakkında bol bol konuşabilir ve onlardan destek isteyebilirsiniz.

Tek başınıza sizi zorlayan bu düşüncelerin üstesinden gelemezseniz Şişli Terapi Enstitüsü’ne başvurarak Uzman Psikologlarımızdan destek alabilirsiniz.

Terapi Süreci Nasıl İşler?

Bilişsel davranışçı terapi, utangaç danışanların kaygılarını yönetebilmelerini sağlamak için kullanılabilecek etkili bir psikoterapi türüdür. Bireysel veya gruplar halinde yapıldığında tedavide fayda sağlar. Maruz bırakma yöntemine dayalı olan bu terapide, yavaşça en çok korkulan sosyal durumlarla yüzleşmek için çalışma yapılır. Terapide, kişinin kendisiyle ilgili olumsuz düşüncelerini tanıması ve değiştirmesi hedeflenir. Terapide amaç, aynı tip düşünceleri ortaya çıkarabilmektir. Bireyi yıkıcı duygulardan ve başarısız davranışlardan kurtarmanın yolu, onun, işlevsel olmayan düşüncelerini değiştirmek, kendisi hakkında oluşturduğu başarısız kimliğinden kurtulmasına yardımcı olmaktır. Bu, başa çıkma becerilerini geliştirebilir ve özgüven gelişimi konusunda yardımcı olabilir. Psikodinamik terapilerde utangaçlık belirtileri ile gelen bir danışanın öncelikle kişilik yapılanmasında bir hasar olup olmadığı incelenir. Danışanın kişilik yapılanmasında bir hasar varsa bununla ilgili uzun dönemli, kişilik yönelimli dinamik psikoterapiler uygulanarak çalışılır. Daha sonra yavaş yavaş geçmişteki utanç duyduğu, aşağılandığı, değersiz hissettirildiği anılar konuşulmaya başlanır. Başta hafif duygu yükü taşıyan anılar gelir. İlerleyen seanslarda kişinin kendisinden bile sakladığı, yıllarca bastırdığı anılar ortaya çıkmaya başlar. Kimi danışanlar seansta o kadar yoğun bir duygu boşalması yaşar ki: “ben bu olayın beni bu kadar çok etkileyeceğini tahmin bile etmemiştim.” ifadesini kullanırlar. Bazı danışanlar ilk seanslarda geçmişlerinde bir problem olmadığını, çok iyi bir çocukluk yaşadıklarını söylerler. Sorunun ana  kaynağı da çoğu zaman önemsiz görülerek hasıraltı edilen bu sırlardır. “İlkokul öğretmeninin attığı bir tokat, babanın fakirliğinden duyulan utanç, tutucu bir ailenin çocuğunun yaşadığı cinsel deneyim, kimseye anlatılamamış bir hata, çocuklukta hemcinsle oynanan cinsel oyunlar, tacizler, travmalar ve daha binlerce örnek sosyal fobinin oluşumda etki eden çocukluk yaşantıları olabilir.

Powered by Froala Editor

Paylaş