Psikanalitik Terapi
Psikanalitik Terapi Nedir? İnsanın Doğası Görüşü Nedir? Kişiliğin Yapısı Sistemi Nasıl İşler? İD Nedir? EGO Nedir? SÜPER EGO Nedir? Bilinç ve Bilin Dışı Nedir?
Psikanalitik Terapi
Psikoterapi kuramlarının birçoğu psikanalitik ilkelerden ve tekniklerden etkilenmiştir. Bu terapötik yaklaşımların bazıları psikanalitik modeli daha da geliştirmiş diğerleri, bu modelin kapsamını ve işlemlerini değiştirmiş, bir kısmı ise, buna karşı tepkiler oluşturmuştur. Freud'un psikanalitik sistemi, bir kişilik gelişimi modeli ve bir psikoterapi yöntemidir. Freud, psikoterapiye yeni bir bakış ve yeni ufuklar kazandırmış, davranışı motive eden psikodinamik faktörlere dikkat çekmiş, bilinçaltının rolüne odaklanmış ve kişiliğin temel özelliğine ait yapının anlaşılması ve değiştirilmesi için gerekli ilk terapötik yöntemleri geliştirmiştir. Freud'un geliştirdiği kuram diğer birçok kuramla karşılaştığında bir nirengi noktası olma özelliği taşır.
Psikanalitik Terapide İnsanın Doğası Görüşü
İnsan doğasına Freud'un bakışı temelde deterministiktir. Freud'a göre kişiliği özellikle yaşamın ilk altı yılında geçirilen önemli psikoseksüel aşamalarda mantık dışı (irrasyonel) güçler, bilinç dışı motivasyonlar, biyolojik ve içgüdüsel dürtüler belirlemektedir. Freud'un kuramında içgüdüler temeldir. Başlangıçta, cinsel enerjinin yerine geçen libido ifadesini kullanmasına rağmen daha sonra, tüm yaşam içgüdülerinin enerjisi sözcüklerini kullanarak bu ifadenin kapsamını genişletmiştir. Bu içgüdüler bireyin yaşamının ve türünün sürdürülmesi amacına hizmet etmekte, büyüme, gelişme ve yaratıcılık doğrultusunda bireyi yönetmektedir. Libido, bunun ötelerine gitse de cinsel enerjiyi kuşatan motivasyonun bir kaynağı olarak anlaşılmaktadır. Freud, yaşam içgüdüleriyle ilgili kavramın tüm zevk veren eylemleri dahil etmiş ve yaşamın en büyük hedefinin acıları engelleyerek, zevk almak olduğunu belirtmiştir. Freud ayrıca, kişiyi saldırganlığa iten ölüm içgüdülerinin var olduğunu da kabul etmektedir. Zaman zaman davranışları yoluyla kişiler, bilinçaltlarındaki ölüm isteğini, kendilerini ve başkalarını incitme arzularını göstermektedirler. Bu saldırgan dürtülerle başa çıkmak insan türünün başlıca uğraşıdır. Freud’a göre hem cinsel hem de saldırgan dürtüler, kişilerin neden o şekilde davrandıklarının en güçlü belirleyicileridir.
Psikanalitik Terapide Kişiliğin Yapısı
Psikanalitik görüşe göre kişilik üç sistemden oluşur: İd, Ego ve Süperego. Bu kavramlar farklı psikolojik yapılar için kullanılmaktadır. Her birinin kişiliği ayrı ayrı yönlendiren modeller olduğu düşünülmemelidir; kişilik birbirinden ayrı üç bölüm olarak değil, bir bütün olarak işlevini yerine getirmektedir. Kişiliğin, id biyolojik, ego psikolojik ve süper ego ise sosyal bileşenidir. Katışıksız (Ortodoks) Freud bakış açısına göre insanlar birer enerji sistemi olarak ele alınmaktadır. Kişiliğin dinamikleri, psişik enerjinin Id'e, Ego'ya ve Süperego'ya dağılım yollarından oluşmaktadır. Enerji miktarı sınırlı olduğundan, bir sistem diğer iki sistemden baskın çıkarak mevcut enerjiyi kontrol altına alır. Davranış bu psişik enerji tarafından belirlenir.
İd
Psikanalitik terapi id, kişiliğin özgün sistemidir; yeni doğan bebek id'dir. İd psişik enerjinin temel kaynağıdır ve içgüdülerin yerleştiği yerdir. Düzenden uzak, kör, talep edici ve ısrarcıdır. Heyecanla kaynayan bir kazana benzeyen id gerginliği kaldıramaz ve gerginliği yok etmek için derhal harekete geçer ve dengeyi kurmaya çalışır. Gerginliğin azaltılması, acının engellenmesi ve zevk alınmasını hedef alan zevk alma ilkesinin baskın çıktığı id, mantıksız, ahlaksız ve içgüdüsel gereksinimlerin tatmin edilmesine yöneliktir. İd hiçbir zaman olgunlaşmaz ve kişiliğin şımartılmış çocuk olan parçası olarak kalır. Düşünmez ama ister ve harekete geçer. ld geniş ölçüde mantık dışıdır ve hiçbir şeyin farkında değildir.
Ego
Psikanalitik terapide ego, dış dünyanın gerçeğiyle ilişkilidir. Gerçeklik prensibine göre çalışır. Kişiliği yöneten, kontrol eden ve düzenleyen ‘yöneticidir’. İç dürtülerin gereksinimleri ve dış çevre beklentileri arasında ara buluculuk yapar. Ego, bilinci kontrol eder ve sansür uygular. Gerçeklik ilkesinin baskın çıktığı ego, gerçekçi ve mantıklı düşünceler üretir ve gereksinimleri karşılamak üzere planlar yapar. Ego ile id arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır? Zekanın ve mantığın kaynağı olarak ego, idin kör güdülerini denetler ve kontrol eder. İd yalnızca öznel gerçekliği bilirken, ego, hayali durumlar ve dış dünyadaki gerçekler arasındaki ayrımı yapar.
Süperego
Psikanalitik terapide süperego kişiliğin yargılayıcı kısmıdır. Yapılan bir hareketi iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olup olmadığını belirleyerek bireyin ahlak kuralını temsil eder. Gerçeklikten çok ideallerle uğraşır ve yaşamdan zevk almak için değil mükemmellik için çaba gösterir. Süperego, anne-babadan çocuklara geçen toplumun geleneksel değerlerini ve ideallerini temsil eder. İdin güdülerini engelleyerek, egoyu gerçek ahlaki hedeflere yönelterek ve mükemmellik için uğraş vererek işlevini yürütür. Anne-babaya ve topluma ait standartların iç merkezi haline gelen süperego, daha sonra psikolojik ödüllendirme ve cezalandırmayla ilgilenir. Ödüllendirme, kendine saygı göstermek, cezalandırma ise suçluluk ve kendini aşağılama duygusudur.
Bilinç ve Bilindışı
Belki de Freud'un en büyük katkısı, davranışın ve kişilik problemlerinin anlaşılmasında temel kavramlar olan bilinç ve bilinçdışı ya da diğer bir deyişle bilinç ve bilinçaltı kavramları üzerinde yaptığı açıklamalardır. Aslında bilinçaltı üzerine doğrudan çalışılmasa da davranışların bir sonucu olarak bilinçaltı ile dolaylı olarak çalışılabilir.
Bilinçaltında ortaya çıkaran klinik kanıtlar
- Bilinçaltı gereksinimlerin, isteklerin ve çelişkilerin sembolik temsilcileri olan rüyalar
- Dil sürçmeleri örneğin çok bildik bir adın unutulması üzerinden unutkanlık
- Hipnoz etkisinde verilen telkinler,
- Serbest çağrışım tekniklerinden elde edilen malzemeler
- Projektif tekniklerinden elde edilen malzemeler,
- Psikotik belirtilerin sembolik içerikleridir.
Freud’a göre, bilinç tüm aklın ince bir dilimidir. Aynı aysbergin su altında kalan daha büyük bölümü gibi, aklın daha büyük parçası farkındalık düzeyinin altında bulunmaktadır. Bilinçaltı tüm deneyimleri, anıları ve baskılanan düşünceleri depolar. Farkındalık dışı ulaşılamayan gereksinimler ve istekler de bilinç alanının dışında kalmaktadır. Psikolojik fonksiyonların çoğu farkındalık dışı bir alanda kalmaktadır. Buna göre, psikanalitik terapinin amacı, bilinçdışı olan istekleri bilinç alanına getirmektir. Ancak bundan sonra birey tercihlerini kullanır hale gelebilir. Psikanalitik modele göre davranışın oluşumunu anlamak için bilinçdışının rolünün anlaşılması temel bir öneme sahiptir.
Powered by Froala Editor