Şişli Terapi Enstitüsü

Beşiktaş Sarıyer Şişli İstanbul Levent
Çocuk Terapisi

Çocuk Terapisinde
Destek Verdiğimiz Bazı Konular

Şişli Terapi Enstitüsü, çocukların duygusal, sosyal ve davranışsal zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmayı amaçlayan profesyonel hizmetler sunmaktadır. Uzman ekibimiz, oyun terapisi, sanat terapisi ve şema terapisi gibi yöntemlerle çocukların kendilerini ifade etmelerine ve içsel dünyalarını keşfetmelerine destek olur. Ailelerin de sürece aktif katılımını teşvik ederek, çocukların gelişimine bütüncül bir yaklaşım sergileriz. Her çocuğun bireysel ihtiyaçlarına uygun tedavi planları oluşturarak, onların daha sağlıklı ve mutlu bir geleceğe adım atmalarına yardımcı oluyoruz.

Depresyon, yalnızca yetişkinleri etkileyen bir durum değildir; çocuklar da bu ciddi duygusal bozukluktan muzdarip olabilir. Depresyon, çocukların günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen sürekli bir üzüntü, ilgisizlik ve umutsuzluk hali olarak tanımlanabilir. Belirtiler arasında aşırı üzüntü, ilgi kaybı, enerji eksikliği, uyku düzeninde değişiklikler, iştah kaybı veya aşırı yeme, odaklanma sorunları ve kendine zarar verme düşünceleri yer alabilir. Çocuklar ayrıca daha huzursuz veya sinirli olabilir ve okul performanslarında düşüş yaşayabilirler. Ailevi sorunlar, okul baskısı veya travmatik olaylar gibi çeşitli faktörler depresyonu tetikleyebilir. Erken müdahale, çocuğun iyileşme sürecinde kritik öneme sahiptir. Profesyonel yardım almak, çocuğun duygusal sağlığını iyileştirmek ve depresyonun uzun vadeli etkilerini azaltmak için gereklidir.

Çocuklarda kaygı bozuklukları, aşırı ve sürekli endişe, korku ve gerginlik hisleriyle karakterize edilen yaygın duygusal rahatsızlıklardır. Bu bozukluklar, çocukların günlük yaşamlarını ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Yaygın anksiyete bozukluğu, ayrılık kaygısı bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve spesifik fobiler çocuklarda görülen başlıca kaygı bozukluklarıdır.

Belirtiler arasında aşırı endişe, huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü, uyku sorunları, mide bulantısı ve baş ağrısı gibi fiziksel şikayetler yer alabilir. Kaygı bozukluğu olan çocuklar, belirli durumlar veya olaylar karşısında aşırı korku yaşayabilir ve bu da okul performansını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Kaygı bozukluklarının tedavisinde erken müdahale çok önemlidir. Ebeveynler ve öğretmenler, kaygı bozukluğu yaşayan çocuklara destek sağlayarak, onların kaygılarını yönetmelerine ve daha sağlıklı bir şekilde gelişmelerine yardımcı olabilir.

Çocuklarda kişilik bozuklukları, düşünce, duygu ve davranışlarda belirgin sapmalar gösteren ve uzun süreli bir rahatsızlık olarak tanımlanır. Bu bozukluklar, çocuğun sosyal ilişkilerini, akademik başarısını ve genel yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Yaygın kişilik bozuklukları arasında antisosyal, borderline, narsistik ve obsesif-kompulsif kişilik bozuklukları bulunur.

Belirtiler, çocuğun yaşına göre değişiklik gösterebilir ancak genellikle tutarsız duygular, dürtü kontrolünde zorluklar, aşırı öfke patlamaları, empati eksikliği ve sürekli olarak kurallara karşı gelme gibi davranışlar gözlemlenebilir. Bu çocuklar, yaşıtlarına göre daha fazla sorun yaşar ve uyum sağlamakta güçlük çekerler.

Kişilik bozukluklarının erken teşhisi ve tedavisi, çocuğun daha sağlıklı bir gelişim göstermesi için kritik öneme sahiptir. Ebeveynlerin ve öğretmenlerin desteği, çocuğun sosyal becerilerini geliştirmesine ve sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir.

Çocuklarda bipolar bozukluk, duygudurumda aşırı dalgalanmalarla karakterize edilen ciddi bir ruh sağlığı durumudur. Bu bozukluk, manik ve depresif dönemler arasında gidip gelen ruh hali değişiklikleriyle tanımlanır. Manik dönemler sırasında çocuklar aşırı enerjik, konuşkan ve dürtüsel olabilirler; uyku ihtiyacı azalabilir ve riskli davranışlarda bulunabilirler. Depresif dönemlerde ise yoğun üzüntü, ilgisizlik, enerji kaybı, uyku ve iştah değişiklikleri gibi belirtiler görülebilir.

Bipolar bozukluk, çocukların akademik başarısını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu bozukluğun belirtileri diğer çocukluk dönemi ruh sağlığı sorunlarıyla karışabilir, bu nedenle doğru teşhis koymak önemlidir. Erken müdahale, çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi için kritik öneme sahiptir.

Aile desteği, çocukların tedaviye uyum sağlamasında ve duygudurumlarını yönetmede büyük bir rol oynar. Ebeveynler ve öğretmenler, çocukların duygusal ihtiyaçlarını karşılayarak ve onları destekleyerek bu süreçte önemli bir katkı sağlayabilirler.

Çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan ciddi bir ruh sağlığı durumudur. Bu bozukluk, çocukların korkutucu olaylar yaşaması veya bu tür olaylara tanık olması sonucu gelişir. TSSB belirtileri arasında kabuslar, yoğun kaygı, olayın tekrar tekrar yaşanması, uyku sorunları ve ani seslere karşı aşırı tepki verme gibi semptomlar bulunur.

TSSB, çocukların okul performansını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Travmatik olaylar arasında fiziksel veya duygusal istismar, kazalar, doğal afetler ve şiddet olayları yer alabilir. Çocuklar, bu olayları tekrar tekrar hatırlayabilir veya olaydan kaçınma eğiliminde olabilirler.

Erken teşhis ve müdahale, çocukların travmanın etkilerini aşmasına yardımcı olabilir. Ebeveynler ve bakıcılar, çocukların güvende hissetmelerine yardımcı olarak ve onları destekleyerek iyileşme sürecine önemli katkıda bulunabilirler.

Çocuklarda yeme bozuklukları, ciddi fiziksel ve psikolojik sorunlara yol açabilen, beslenme alışkanlıklarında ve vücut ağırlığıyla ilgili yoğun kaygılarla karakterize edilen rahatsızlıklardır. Bu bozukluklar arasında anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu bulunur. Anoreksiya nervoza, aşırı kilo kaybı ve yetersiz beslenme ile kendini gösterir; çocuklar yemek yemekten kaçınır ve aşırı zayıf olabilir. Bulimiya nervoza, aşırı yeme ve ardından kusma veya aşırı egzersiz yapma ile karakterizedir. Tıkınırcasına yeme bozukluğunda ise çocuklar kontrolsüz bir şekilde aşırı miktarda yemek yerler.

Yeme bozuklukları, çocukların fiziksel sağlığını, büyüme ve gelişmesini olumsuz etkileyebilir. Belirtiler arasında kilo kaybı, yeme alışkanlıklarında ani değişiklikler, vücut ağırlığı hakkında aşırı kaygı ve gizlice yemek yeme gibi davranışlar bulunur.

Erken müdahale ve tedavi, yeme bozukluklarının üstesinden gelmek için hayati önem taşır. Aile desteği ve doğru yönlendirme, çocukların iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar.

Çocuk Terapisi ile çocuklarınızın parlak bir geleceğe adım atmasına yardımcı olun!

Uzmanlarımızla güvenli ve destekleyici bir ortamda çocuk terapisi hizmetlerimizden yararlanın."

Çocuk Psikoterapisi Çocuk Terapisi Yöntemlerimiz

Uzman Psikologlarımız
ile Tanışın

Terapistlerimiz
Klinik Psikolog Kadromuz ile Tanışın
Çocuk Terapisi Yöntemlerimiz

Sanat Terapisi

Çocukların duygusal ve zihinsel durumlarını yansıtmak için çizim, boyama ve diğer sanatsal faaliyetler kullanılır. Sanat, çocukların iç dünyalarını dışa vurmalarına ve terapistlerin bu dünyayı anlamalarına yardımcı olur.

Oyun Terapisi

Çocukların kendilerini ifade etmeleri ve duygusal sorunlarını keşfetmeleri için kullanılan bir tekniktir. Oyuncaklar, oyunlar ve yaratıcı aktiviteler aracılığıyla çocuklar, duygularını ve deneyimlerini ifade ederler.

Davranış Terapisi

Çocukların olumsuz davranışlarını değiştirmeye yönelik bir yaklaşımdır. Bu terapi, çocukların belirli davranışları tanımlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olacak stratejiler geliştirmelerine odaklanır.

Çocuk Psikoterapisi Çocuk Terapisi Yöntemlerimiz

Şema terapisi

Çocuklarda duygusal ve davranışsal sorunları ele almak için kullanılan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bu terapi, çocukların yaşadığı sorunların kökeninde yer alan derin ve köklü düşünce kalıplarını (şemaları) tanımlamayı ve değiştirmeyi amaçlar. Jeffrey Young tarafından geliştirilen şema terapisi, bilişsel-davranışçı terapi, bağlanma teorisi, Gestalt terapisi ve psikodinamik terapi unsurlarını birleştirir.

Aile Terapisi

Çocuğun yaşadığı sorunların aile dinamiklerinden kaynaklanabileceği düşünülürse, aile üyelerinin de terapi sürecine dahil edilmesi önemlidir. Aile terapisi, aile bireyleri arasındaki iletişimi ve ilişkileri güçlendirmeyi amaçlar.

Aklınızda Hangi Sorular Var?

Çocuk terapisi, çocuğunuzun davranışsal sorunları, duygusal zorlukları, okul problemleri, aile ilişkilerinde yaşanan sorunlar, travma sonrası reaksiyonlar, gelişimsel gecikmeler veya iletişim problemleri gibi durumlarında gereklidir. Eğer çocuğunuzda bu tür belirtiler görüyorsanız veya endişeleriniz varsa, bir çocuk terapistiyle görüşmek çocuğunuzun duygusal ve sosyal gelişimini desteklemek ve sorunları çözmek için önemli bir adım olabilir.

Evet, çocuk terapisi genellikle çocuğun duygusal ve sosyal gelişimine olumlu katkılarda bulunabilir. Çocuk terapisi, çocuğun davranışsal sorunlarını anlamak, duygusal zorlukları yönetmek, özsaygıyı artırmak ve ilişki becerilerini geliştirmek için etkili bir yöntemdir. Ayrıca, çocuğun yaşadığı travma veya stresli olaylarla baş etmesine yardımcı olabilir ve okul performansını iyileştirmeye yönelik destek sağlayabilir. Terapi sürecinde çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarına özel olarak odaklanılması, onun güçlü yönlerini keşfetmesine ve zorluklarıyla başa çıkmasına yardımcı olabilir. Ancak terapinin etkili olabilmesi için çocuğunuzun terapiste güvenmesi ve terapiye düzenli katılım göstermesi önemlidir.

Çocuk terapisi genellikle çocuğun duygusal ve davranışsal sorunlarının yönetilmesi, aile içi veya okul kaynaklı stresle baş etmesi, travma sonrası iyileşme süreci, özsaygı ve sosyal becerilerin geliştirilmesi, öğrenme güçlüklerinin aşılması, duygusal destek sağlanması veya aile içi ilişkilerin güçlendirilmesi gibi amaçlarla tercih edilir. Çocuk terapisi, çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun olarak özel bir planlama ve rehberlik sağlar, böylece çocuğun daha sağlıklı bir gelişim göstermesine yardımcı olur. Terapi süreci, çocuğun duygusal iyilik halini artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek için önemli bir destek sağlayabilir.

Bir çocuk terapi seansı genellikle terapistin çocukla karşılıklı güven oluşturduğu bir başlangıçla başlar. Seans boyunca çocuk genellikle oyun, sanat veya konuşma yoluyla duygularını ve düşüncelerini ifade eder. Terapist, çocuğun yaşadığı zorlukları anlaması için rehberlik eder ve duygusal düzenleme, problem çözme ve sosyal beceriler gibi günlük hayatta işe yarayacak teknikleri öğretir. Ayrıca, terapist ve aile arasında düzenli iletişim kurularak çocuğun terapi dışında da desteklenmesi sağlanır. Seansın sonunda terapist, çocuğun ilerlemesini değerlendirir ve gelecek adımları belirler, böylece çocuğun duygusal ve davranışsal gelişimine katkıda bulunur.

İlaç tedavisi ve psikoterapi, zihinsel ve duygusal sağlık sorunlarıyla başa çıkmada önemli araçlardır. Hangisinin sizin için uygun olduğunu belirlemek için, bir sağlık profesyoneli ile görüşmek ve durumunuza en uygun tedavi planını oluşturmak önemlidir. Her iki yöntemin de avantajları ve dezavantajları vardır, ancak kombine tedavi genellikle en kapsamlı ve etkili yaklaşımı sunar.

Doğru terapisti seçmek için öncelikle ihtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi belirleyin, ardından terapistin eğitim, lisans ve uzmanlık alanını araştırın. Çevrimiçi incelemeleri okuyarak veya tavsiyeler alarak potansiyel terapistleri değerlendirin. İlk seansınızda terapistinizin yaklaşımını ve sizinle olan uyumunu gözlemleyin. Ücret, çalışma saatleri ve konum gibi pratik konuları dikkate alarak, kendinizi rahat ve güvende hissettiğiniz bir terapisti seçin. Unutmayın, terapist değiştirmek her zaman mümkündür; önemli olan sizin için en uygun desteği bulmaktır.

Çocuk terapisi süresi, çocuğun ihtiyaçlarına, terapinin hedeflerine ve terapi sürecinin ilerlemesine bağlı olarak değişebilir. Terapinin ne zaman sonlandırılacağı genellikle şu faktörlere bağlıdır: İlk olarak, terapinin başlangıcında belirlenen hedeflerin ne kadarında ilerleme kaydedildiği ve çocuğun duygusal, davranışsal veya sosyal sorunlarının ne ölçüde çözüme kavuştuğu önemlidir. Terapist, çocuğun gelişimini düzenli olarak değerlendirir ve terapi sürecinin etkilerini izler. Ayrıca, çocuğun ve ailesinin terapiden ne kadar fayda sağladığı da göz önünde bulundurulur. Çocuğun terapiye olan ihtiyacı azaldığında veya terapi artık ilerleme sağlamıyorsa, terapist ve aile birlikte terapinin sonlandırılması konusunda karar verebilir. Her durumda, terapi süreci çocuğun bireysel ihtiyaçlarına ve gereksinimlerine göre özelleştirilir ve sonlandırma kararı terapist ve aile arasında işbirliğiyle alınır.

Çocuk terapisinin etkileri genellikle çocuğun terapiye ne kadar açık olduğuna, terapi sürecinin niteliğine ve çocuğun yaşadığı sorunların karmaşıklığına bağlı olarak değişir. Bazı durumlarda, çocuk terapisi ilk birkaç seansın ardından bile belirgin iyileşme gösterebilir ve çocuğun duygusal durumunda, davranışlarında veya ilişkilerinde olumlu değişiklikler görülebilir. Ancak daha derin ve kalıcı değişiklikler genellikle düzenli ve hedef odaklı terapi süreciyle zamanla ortaya çıkar. Terapinin etkili olabilmesi için çocuğun terapistle güvenli bir ilişki kurması, terapiye düzenli katılımı ve terapi sürecindeki önerileri uygulama konusunda desteği alması önemlidir. Her çocuğun terapiye verdiği yanıt farklı olabilir, bu nedenle terapinin etkileri çocuğun bireysel durumuna ve terapi sürecinin özgüllüğüne göre değişir.

Seanslar 45 dakikalık oturumlar halinde gerçekleştirilir. Genellikle haftada bir olacak şekilde planlanır ancak bu bazı durumlarda haftada iki veya iki haftada bir olabilir. Bu değişiklik başvurmuş olduğunuz konu ve terapistinizin uyguladığı yönteme göre değişkenlik gösterebilir.