Psikotik Nedir?
Psikotik, gerçeği algılamada ve mantıklı düşünmede ciddi bozukluklara yol açan bir zihinsel sağlık durumunu ifade eder. Psikotik bozukluklar, bireyin düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını etkileyerek, gerçekle bağlantısının kopmasına neden olabilir. Bu bozukluklar arasında şizofreni, bipolar bozukluk ve şizoaffektif bozukluk gibi durumlar yer alır. Psikoz, genellikle halüsinasyonlar, sanrılar ve düzensiz düşünce ve davranışlarla karakterizedir.
Psikozun Belirtileri
Halüsinasyonlar
Halüsinasyonlar, gerçekte olmayan şeyleri görme, duyma, hissetme, tatma veya koklama durumudur. En yaygın halüsinasyon türü işitsel halüsinasyonlardır, yani bireyin olmayan sesler duymasıdır.
İşitsel Halüsinasyonlar
İşitsel halüsinasyonlar, kişinin gerçekte var olmayan sesler duyması durumudur. Bu sesler, kişinin adını çağıran seslerden, emir veren veya tehdit eden seslere kadar çeşitlilik gösterebilir. İşitsel halüsinasyonlar, şizofreni gibi psikotik bozukluklarda sıkça görülür.
Görsel Halüsinasyonlar
Görsel halüsinasyonlar, kişinin olmayan görüntüler görmesi durumudur. Bu görüntüler, insanlar, hayvanlar veya nesneler şeklinde olabilir. Görsel halüsinasyonlar, genellikle madde kullanımı veya beyindeki organik bozukluklar ile ilişkilendirilir.
Somatik Halüsinasyonlar
Somatik halüsinasyonlar, kişinin vücudunda olmayan hisler algılamasıdır. Örneğin, cildinin altında böceklerin dolaştığını hissetmek gibi. Bu tür halüsinasyonlar, ciddi psikiyatrik bozukluklarda görülebilir.
Sanrılar
Sanrılar, gerçek olmayan veya mantıksız inançlardır. Birey, bu inançlara sıkı sıkıya bağlı olabilir ve onları tartışma veya çürütme girişimlerine karşı direnç gösterebilir.
Perseküsyon Sanrıları
Perseküsyon sanrıları, kişinin başkalarının kendisine zarar vermeye çalıştığına inanmasıdır. Bu tür sanrılar, şizofreni gibi psikotik bozukluklarda yaygındır ve bireyin sürekli olarak tehdit altında hissetmesine yol açar.
Büyüklük Sanrıları
Büyüklük sanrıları, kişinin olağanüstü yeteneklere veya önemli bir göreve sahip olduğuna inanmasıdır. Örneğin, kendisini bir peygamber veya önemli bir siyasi figür olarak görebilir. Bu tür sanrılar, bipolar bozukluk gibi durumlarda manik epizodlar sırasında ortaya çıkabilir.
Referans Sanrıları
Referans sanrıları, çevredeki olayların veya nesnelerin kişisel bir anlam taşıdığına inanılmasıdır. Örneğin, televizyonda izlediği bir haberin kendisiyle doğrudan ilgili olduğuna inanabilir. Bu tür sanrılar, psikotik bozuklukların bir belirtisi olabilir.
Düzensiz Düşünce ve Davranışlar
Psikotik bireylerde düşünce süreçleri ve davranışlar düzensiz olabilir. Bu, anlaşılmaz konuşma, garip davranışlar ve gündelik işlevleri yerine getirmede zorluklar olarak ortaya çıkabilir.
Düşünce Bozuklukları
Düşünce bozuklukları, bireyin düşüncelerinin karmaşık veya dağınık olmasıdır. Bu durum, bireyin konuşmasının anlaşılmaz olmasına veya mantıksız düşünce sıçramalarına yol açabilir.
Garip Davranışlar
Garip davranışlar, bireyin olağandışı veya uygunsuz davranışlar sergilemesidir. Örneğin, tuhaf giyinme, anlamsız hareketler yapma veya toplumsal normlara uymayan davranışlar sergileme gibi.
Katatonik Davranışlar
Katatonik davranışlar, bireyin hareketsiz kalması, garip duruşlar sergilemesi veya aşırı hareketlilik göstermesi durumudur. Katatoni, şizofreni ve bazı diğer psikotik bozukluklarda görülebilir.
Psikotik Bozukluk Türleri
Şizofreni
Şizofreni, psikozun en bilinen türlerinden biridir. Genellikle genç yetişkinlik döneminde başlar ve kronik bir seyir izler. Şizofreni, halüsinasyonlar, sanrılar, düşünce bozuklukları ve sosyal çekilme ile karakterizedir. Bu bozuklukta genetik faktörler, beyin kimyası ve çevresel etmenler önemli rol oynar.
Pozitif Belirtiler
Şizofrenide pozitif belirtiler, normal işlevselliğe eklenen anormal davranışlardır. Bunlar arasında halüsinasyonlar, sanrılar ve düzensiz düşünce ve davranışlar yer alır.
Negatif Belirtiler
Negatif belirtiler, normal işlevselliğin azalması veya kaybolması durumudur. Duygusal düzleşme, ilgi kaybı, sosyal çekilme ve konuşmada azalma gibi belirtileri içerir.
Bipolar Bozukluk
Bipolar bozukluk, duygudurumda aşırı dalgalanmalarla karakterizedir. Bu bozuklukta, mani veya hipomani dönemleri ile depresif dönemler arasında gidip gelen epizodlar yaşanır. Mani dönemlerinde psikotik belirtiler ortaya çıkabilir. Bipolar bozuklukta da genetik yatkınlık önemli bir etkendir.
Mani Dönemleri
Mani dönemleri, aşırı enerjik, coşkulu veya irritabl bir ruh halinin eşlik ettiği dönemlerdir. Bu dönemlerde bireyler, gerçeklikten kopabilir ve psikotik belirtiler gösterebilir.
Depresif Dönemler
Depresif dönemler, düşük enerji, ilgi kaybı, umutsuzluk ve bazen intihar düşüncelerinin eşlik ettiği dönemlerdir. Depresif dönemler sırasında da psikotik belirtiler ortaya çıkabilir.
Şizoaffektif Bozukluk
Şizoaffektif bozukluk, şizofreni ve duygudurum bozukluklarının belirtilerini bir arada barındırır. Hem psikotik belirtiler hem de duygudurum dalgalanmaları görülür. Bu bozuklukta, belirtilerin şiddeti ve süresi bireyden bireye farklılık gösterebilir.
Tipik Belirtiler
Şizoaffektif bozuklukta, hem şizofreninin hem de bipolar bozukluğun belirtileri görülebilir. Bireyler, halüsinasyonlar ve sanrılar gibi psikotik belirtiler yaşarken aynı zamanda mani veya depresif dönemlerden geçebilir.
Kısa Psikotik Bozukluk
Bu bozukluk, bir aydan kısa süren psikotik belirtilerle karakterizedir. Genellikle travmatik bir olay sonrası ortaya çıkar ve belirtiler hızla düzelir. Kısa psikotik bozukluk, genellikle geçici ve iyi huylu bir seyir izler.
Geçici Belirtiler
Kısa psikotik bozuklukta belirtiler genellikle ani başlar ve kısa süreli olur. Bireyler, geçici bir süre için gerçeklikten kopabilirler ancak belirtiler genellikle hızla düzelir.
Psikotik Bozuklukların Nedenleri
Genetik Faktörler
Psikotik bozuklukların gelişiminde genetik yatkınlık önemli bir rol oynar. Ailede psikotik bozukluk öyküsü olan bireylerin bu bozukluklara yakalanma riski daha yüksektir. Örneğin, şizofreni hastalarının birinci derece akrabalarında bu bozukluğun görülme olasılığı yüksektir.
Genetik Yatkınlık
Genetik yatkınlık, bazı genetik mutasyonlar ve varyasyonlarla ilişkilidir. Bu genetik değişiklikler, beyindeki kimyasal dengenin bozulmasına ve psikotik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Beyin Kimyası
Beyin kimyasındaki dengesizlikler, özellikle dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin anormal işleyişi, psikotik belirtilerin ortaya çıkmasında rol oynar. Dopamin fazlalığı, şizofreni gibi bozukluklarla ilişkilendirilmiştir.
Nörotransmitter Dengesizlikleri
Dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, psikotik bozuklukların temel nedenlerinden biridir. Dopaminin fazla salgılanması, halüsinasyonlar ve sanrılar gibi belirtilere yol açabilir.
Çevresel Faktörler
Travmatik yaşam olayları, çocukluk dönemi travmaları, stres ve madde kullanımı gibi çev
resel faktörler, psikotik bozuklukların tetiklenmesinde etkili olabilir. Örneğin, erken yaşta yaşanan şiddetli travmalar veya madde bağımlılığı, psikotik belirtilerin ortaya çıkma riskini artırabilir.
Travmatik Yaşam Olayları
Travmatik olaylar, özellikle erken çocukluk döneminde yaşanan şiddet, istismar veya kayıp, psikotik bozuklukların tetiklenmesinde önemli bir rol oynar. Travmanın beyin gelişimi üzerindeki etkileri, ilerleyen yaşlarda psikotik belirtilerin ortaya çıkmasına yol açabilir.
Madde Kullanımı
Madde kullanımı, özellikle halüsinojenler ve stimülanlar gibi bazı maddeler, psikotik belirtileri tetikleyebilir. Madde kullanımı, beyin kimyasını değiştirerek psikotik bozuklukların ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
Psikotik Bozuklukların Tedavisi
İlaç Tedavisi
Antipsikotik ilaçlar, psikotik belirtilerin kontrol altına alınmasında etkilidir. Bu ilaçlar, dopamin ve serotonin gibi nörotransmitterlerin dengesini düzenleyerek çalışır. Tipik antipsikotikler ve atipik antipsikotikler olmak üzere iki ana grupta sınıflandırılırlar.
Tipik Antipsikotikler
Tipik antipsikotikler, 1950’lerde geliştirilen ve dopamin reseptörlerini bloke ederek çalışan ilaçlardır. Klorpromazin ve haloperidol bu grupta yer alır. Bu ilaçlar, özellikle şizofreni gibi bozukluklarda etkilidir ancak yan etkileri nedeniyle kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Atipik Antipsikotikler
Atipik antipsikotikler, daha yeni nesil ilaçlardır ve hem dopamin hem de serotonin reseptörlerini etkiler. Risperidon, olanzapin ve ketiapin gibi ilaçlar bu grupta yer alır. Atipik antipsikotikler, genellikle daha az yan etkiye sahiptir ve daha geniş bir etki spektrumuna sahiptir.
Psikoterapi
Psikoterapi, psikotik bozuklukların tedavisinde önemli bir rol oynar. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), bireylerin düşünce kalıplarını ve davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olabilir.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)
BDT, bireylerin olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını tanımlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olur. Bu terapi, bireyin gerçeği daha doğru algılamasını ve sanrılarla başa çıkmasını sağlar. BDT, ayrıca bireylerin sosyal becerilerini geliştirmelerine de yardımcı olabilir.
Destekleyici Terapiler
Destekleyici terapiler, bireyin günlük yaşamını sürdürmesine ve işlevselliğini artırmasına yardımcı olur. Bu terapiler, bireyin sosyal becerilerini geliştirmesine, stresle başa çıkma yöntemlerini öğrenmesine ve duygusal destek almasına yardımcı olabilir.
Destekleyici Tedaviler
Destekleyici tedaviler, bireyin sosyal becerilerini geliştirmeye ve günlük yaşamını sürdürmesine yardımcı olabilir. Grup terapileri ve destek grupları, sosyal izolasyonu azaltmada faydalıdır.
Grup Terapileri
Grup terapileri, bireylerin benzer deneyimleri paylaşan diğer kişilerle etkileşimde bulunmalarını sağlar. Bu, sosyal becerilerin gelişimine ve duygusal desteğe katkıda bulunur. Grup terapileri, ayrıca bireylerin başkalarının deneyimlerinden öğrenmelerine yardımcı olabilir.
Destek Grupları
Destek grupları, bireylerin ve ailelerinin psikotik bozukluklarla başa çıkma becerilerini artırır. Bu gruplar, bilgi paylaşımı ve duygusal destek sunar. Destek grupları, bireylerin yalnız olmadıklarını hissetmelerine ve topluluk desteği almasına yardımcı olur.
Psikotik Bozukluklarla Yaşamak
Psikotik bozukluklarla yaşayan bireyler, doğru tedavi ve destek ile işlevsel bir yaşam sürdürebilirler. Tedaviye düzenli devam etmek ve destekleyici bir çevrede bulunmak, iyileşme sürecinde kritik öneme sahiptir.
Toplumsal Farkındalık
Psikotik bozukluklar hakkında toplumsal farkındalık artırılmalı ve bu bireylere yönelik damgalama azaltılmalıdır. Toplumun desteği ve anlayışı, bu bireylerin topluma uyum sağlamalarında büyük rol oynar.
Damgalama ve Önyargı
Damgalama, psikotik bozuklukları olan bireylerin toplum içinde karşılaştıkları en büyük zorluklardan biridir. Damgalama, bu bireylerin yardım arama ve tedaviye erişim süreçlerini olumsuz etkileyebilir. Toplumda psikotik bozukluklar hakkında farkındalığın artırılması, önyargıların azalmasına ve bu bireylere yönelik desteğin artmasına katkı sağlar.
Aile ve Çevre Desteği
Ailelerin ve yakın çevrenin desteği, psikotik bozukluklarla yaşayan bireyler için hayati önem taşır. Ailelerin bu konuda bilinçlenmesi ve bireyi desteklemesi, tedavi sürecini olumlu yönde etkiler.
Eğitim ve Bilinçlendirme
Ailelerin ve çevrenin psikotik bozukluklar hakkında eğitilmesi, bu bireylere sağlanan desteğin kalitesini artırır. Eğitim programları ve bilinçlendirme kampanyaları, ailelerin ve toplumun psikotik bozukluklara dair bilgi ve anlayışlarını geliştirir.
Duygusal ve Pratik Destek
Aileler, psikotik bozukluklarla yaşayan bireylere duygusal ve pratik destek sağlamalıdır. Bu destek, bireyin günlük yaşamını sürdürmesine, tedaviye devam etmesine ve sosyal ilişkilerini korumasına yardımcı olabilir.
Sonuç
Psikotik bozukluklar, gerçeği algılamada ve mantıklı düşünmede ciddi bozukluklara yol açan zihinsel sağlık durumlarıdır. Doğru teşhis ve tedavi ile bu bireyler işlevsel ve tatmin edici bir yaşam sürdürebilirler. Toplumsal farkındalığın artırılması ve uygun desteklerin sağlanması, psikotik bozukluklarla yaşayan bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde artıracaktır.
Kaynakça
- Freud, S. (1923). The Ego and the Id. New York: W.W. Norton & Company. Sigmund Freud
- Bleuler, E. (1911). Dementia Praecox or the Group of Schizophrenias. New York: International Universities Press. Eugen Bleuler
- Jung, C. G. (1953). Psychology and Alchemy. Princeton, NJ: Princeton University Press. Carl Jung
- Skinner, B. F. (1953). Science and Human Behavior. New York: Macmillan. B.F. Skinner
- Bowlby, J. (1969). Attachment and Loss: Vol. 1. Attachment. New York: Basic Books. John Bowlby