Anne-Baba Tutumunun Çocuk Üzerindeki Etkileri

Anne-Baba Tutumunun Çocuk Üzerindeki Etkileri Şişli Terapi Enstitüsü, Beşiktaş Terapi, Nişantaşı Terapi, Sarıyer Terapi

 Çocuk dikkatli bir gözlemleyicidir ve aile üyelerinin arasındaki iletişimi gözlemleyerek değerlendirir. Böylelikle ebeveynlerin ilişkilerindeki davranışları, tutumları; rol model alan, gözlemleyici çocuğun tutum ve davranışlarının oluşumunda büyük bir belirleyiciliğe sahiptir. Çocuktaki bu gözlemlerine karşı anne babalar nasıl bir tutumda bulunmalılar.

.

Anne – Baba – Çocuk 

Annenin çocuğa fizyolojik açıdan (beslenme, öz bakımı gibi) duyarlılığının olmasının önemiyle birlikte yapılan çalışmalarda (örneğin Harlow’un maymun deneyi), psikolojik açıdan duyarlılığın da önemli olduğunu göstermiştir. Psikanalitik kuramcılar, erken çocukluk döneminde çocuk, annesiyle sıcak, uyumlu, sevgi dolu bir ilişki kurmuşsa çocuğun kendisini güvenli hissedeceğini savunmuşlardır. Bu durum da çocuğun tanıdıkları yanında olmadığı zaman, tanımadıklarının yanındayken ne kadar endişeli olduğunu anlamakla fark edilebileceği ifade edilmektedir.

Yapılan bir çalışmada anneleri çalışan orta çocukluk dönemindeki çocuklar, anneleri çalışmayan çocuklara göre okul başarılarının daha düşük, sınıf içinde daha görünmez ve içe dönük olduğu saptanmıştır. Burada annenin yorulması, dolayısıyla ilgilenmemesi, çocukla kaliteli vakit geçirememesi, iletişim az olması sebep olarak gösterilebilmektedir. Babanın rolü de anne kadar önemlidir çünkü çocuğun kişilik gelişiminde özdeşleşmesi için baba, çocuğa model olmaktadır. Babanın rolünün olmaması, çocuğa karşı pasif olması veya ilgisiz olması; çocuğun kişiliğinin oluşumunu, ruhsal ve fiziksel sağlığını oldukça etkileyebilmekte ve bazı davranış bozukluklarına neden olabilmektedir. Bu durumda baba çocuğun tüm sorularına ve problemlerine duyarlılık gösterip cevap vererek, çocukla sohbet ederek, dersleri konusunda çocuğa yardımcı olarak, çocuğun yaşına göre çeşitli aktivitelerde (oyun, sinema, seyahat gibi) yer alarak çocukla dostluk ve iletişim kurabilir ve çocuğun uyumlu, özgüvenli, özerk kişiliğinin oluşumunda önemli bir rolü olabilir.

Anne Baba Tutumları

Bugün toplumda, aramızda bulunan kişilerin bazı davranışların sebeplerini zaman zaman sorgularız. Sorguladığımız bazı davranışların birçok sebebi olabilmektedir. Bu sebeplerden bir tanesi de anne babalarının tutumlarıdır. Çocuğun ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı gelişiminde anne babaların çocuk yetiştirirken sunduğu değerleri, tutumları ve davranışları belirleyici bir rol oynamaktadır. Bütün kültürlerde anne babalar benimsedikleri kendi değerlerini ve tutumlarını çocuklarına aktarmak isterler. Dolayısıyla kültürel bağlamda öğrendikleri tutum ve davranışları en iyi öğrendikleri şekilde günlük uygulamalarına yansıtıp kendi çocuklarının da benzer tutum ve davranışlar çerçevesinde büyümesini sağlamaya çalışırlar.  

 Aşırı koruyucu tutumda

 Anne-çocuk ilişkisinde fazla temas, bebekleştirerek davranma, sosyal olgunluğun önlenmesi, annenin kontrolü olmak üzere dört temel etken mevcuttur. Ebeveynlerin gösterdikleri bu tutum çocuklarda;

  • Düşük özgüven
  • Girişken olamama
  • Kaygılı
  • İçe dönük
  • Daima başkalarına ihtiyaç duyma
  • Sosyal ortamlarda pasif olma
  • Akranlarına göre belirli beceriler açısından yavaş gelişim gösterme görülebilmektedir.
İzin verici tutumda

 Ebeveynler çocuklarını çok fazla serbest bırakırlar, çocuklarına ya fazla hoşgörü ile yaklaşırlar ya da fazla ilgisiz yaklaşırlar ki bu ihmale kadar gidebilmektedir. Bu tarz anne babaların çocukları istedikleri zaman yemek yerler, istedikleri zaman dışarı çıkarlar, istedikleri zaman uyurlarr. Bu tutumla büyüyen çocuklar;

  • Dürtü kontrolü zayıf olabilmekte
  • Akademik anlamda düşük başarıya sahip
  • Kendini hoş gören çocuklar olarak görülebilmektedir.   
  Otoriter tutumda

Anne babalar çocukları için koydukları kurallara çocuklarının eksiksiz uymalarını hatta itaat etmelerini beklerler. Uymadıklarında ise ceza uygulamak gibi davranışlar sergilerler. Bu tarz ailelerde çocuklar dinleyicidir, fikir alışverişinde bulunmaz ve iletişim tek yönlüdür yani alıcı vardır o da sadece çocuktur. Çocuk dinler, söylenileni yapar fakat söylenilenin üzerine bir şey söyleyemezler. Bu tutumla büyüyen çocukların;

  • Kendilerini ifade etmekte zorlandıkları
  • Özgüvensiz
  • Kaygılı
  • İçe dönük
  • Otoriteyle karşılaştıklarında sessiz kalan
  • Kurallara ancak otoritenin varlığında uyum gösteren
  • Kendisinden güçlülere itaat eden
  • Güçsüzlere saldırgan davranışlar sergileyebilen tutuma sahip oldukları ifade edilmektedir.
Demokratik tutumda

Anne babalar çocuklarına sıcak ve ilgililerdir. Sabırlı ve duyarlı bir biçimde çocuklarını dinlerler, çocuğun da karar verebileceği konularda fikir alışverişinde bulunurlar. Bu çocuklarda;

  • Yüksek özgüven
  • Özerklik
  • Duygu ve düşüncelerini ifade edebilme
  • Sorumluluklarını yerine getirebilme
  • Girişken olma
  • Yüksek akademi başarı
  • Sosyal ilişkilerinde gelişmiş olma
  • Yaratıcı düşünce gibi birçok yönden olumlu beceriler geliştirdiği söylenebilmektedir.
Dengesiz ve tutarsız tutumda

Bu ebeveynler çocukların eylemlerine farklı zaman ve biçimlerde, o anki ruh hallerine göre cevap vermektedirler. Dolayısıyla bu ebeveynler bazen hoşgörülü, bazen baskıcı-cezalandırıcı şekilde davranabilirler. Ebeveynlerin ruh hallerine göre davranması çocuğun doğru ve yanlış olanı ayırt edebilmesini zorlaştırabilir. Bu çocuklar;

  • Sakin
  • Uyumlu
  • Korkmuş
  • Söylenileni dinleyen
  • Pasif bir kişilik ya da tam tersi
  • Kendini göstermeye çalışan
  • Öfkeli
  • Çabuk parlayan
  • Kavga eden
  • Dürtüsel bir kişilik yapısı geliştirebilmektedirler.
  Mükemmelliyetçi tutumda

Bu ebeveynler çocuklarından yaptıkları işleri tam anlamıyla dört dörtlük yapmalarını isterler. Dolayısıyla bu bazen de çocukların kapasitelerini zorlamaları anlamına gelebilir. Ek olarak çocuklarının dört dörtlük yetişmelerini de isteyen ebeveynler bu gerçekleşmediğinde çocuklarını olduğu gibi kabul etmedikleri de bilinir. Bu ebeveynler çocuklarının titiz, derli toplu, toplumsal ahlaka uyan çocuklar olmalarını isterler ayrıca çocuklarının arkadaşlarını da ebeveynler kendileri seçerler. Bu ebeveynler doyumsuz oldukları için (çocuklarından hep dahasını bekledikleri için) çocuklar;

  • Doyumsuz olmayı öğrenir
  • Nerede duracaklarını bilmezler
  • Her işinde en iyi olmayı isterler
  • İstekleri gerçekleşmediğinde yoğun hayal kırıklığı yaşarlar.
  • İstekleri gerçekleşse bile yaptığı işlerden tam anlamıyla başarı hissini tadamayan kişiler haline dönüşebilmektedirler.
   İlgisiz ve Kayıtsız tutumda

Bu ebeveynler çocuklarının ihtiyaçlarına cevap vermez ve çocuklarına sınır koyamazlar ve dolayısıyla burada bir ihmal söz konusudur. İhtiyaçlarına cevap verilmeyen, sevgi ve ilgisiz ebeveynlerle yetişen çocuklar;

  • Sevgiyi ve sınırı öğrenemeyen
  • Kendisine ve başkalarına sevgi gösteremeyen
  • Başkalarının sınırlarına saygı göstermeyi bilmeyen
  • Agresyon sahibi kişiler olabile
  • Kendilerini boşlukta hisseden
  • Kendi kendine hayatına yön vermekte zorlanan
  • İsyankar
  • Kuşkulu
  • Yanlış arkadaş seçimi yapma riski yüksek
  • Suça eğilimli kişiler haline de dönüşebilmektedirler.

    Bu konular hakkında detaylı bilgi almak için Şişli Terapi Enstitüsü’ne 0552 347 00 20  ulaşabilirsiniz.BEŞİKTAŞ/ BALMUMCU  

Online Terapi