Aleksitimi Nedir?

aleksitimi

Duygusal körlük olarak da bilinen aleksitimi kavramı, ilk olarak Sifneos tarafından düzenlenmiş olan bir konferansta, psikanalize uyum sağlamakta zorlanan ve bunun gibi birtakım semptomlara sahip olan kişiler için kullanılmıştır. Duygu körlüğü şeklinde de bilinen bu durum; kişinin kendi duygularını tam olarak idrak edememesi, duygularını iyice ifade edememesi ve yaptığı açıklamalarda da problemini yeterince ortaya koyamaması şeklinde tanımlanabilir.

Hayat kalitesini düşüren psikolojik problemlerden bir tanesi olan bu rahatsızlık, günümüzde de sık sık karşılaşılan problemler arasında yer almaktadır.

Aleksitimik kişilerde psikosomatik semptomlar bulunur. Bu bireylerin kendi duygularından söz etmesi oldukça zor bir durumdur. Aleksitimik kişiler için aynı zamanda ‘’duygu sağırı’’ olarak da söz edilebilir. Zira duygu körlüğünde birtakım özellikler seyretmektedir. Bunlar arasında; duyguları ve vücut duyumlarını seçmede zorluk, hisleri tespit etmekte ve anlatmakta zorluk, belirli ölçüde hayal etme ve dışadönük merkezli düşünme biçimleri yer alır.

Aleksitimik kişilerin yaşadıkları zorluklar duygularıyla ilgilidir. Örneğin, duygularını düşüncelerinden ve bedensel duyumlarından ayırmakta zorluk çekseler dahi, günlük rutinlerindeki ilişkilerini sağlıklı bir şekilde idare edebilir ve düşünme açısından da yüksek kapasite gösterebilirler. Yapılan çalışmalardan birinde, avoidant ve ambivalent bağlanma stilleri arasında pozitif ilişkiye rastlanırken, aleksitimik özellikler ile güvenli bağlanma stili arasında negatif ilişkiye rastlanmıştır. Bu verilere ek olarak, aleksitimik kişilerin hayat standartlarının normalin altında olduğu ortaya çıkmıştır.

Aleksitimi hastalığı, diğer ruhsal durumların aksine gelip geçici bir psikolojik durum olarak değil, kişilik özelliklerinden biri olarak sınıflandırılmaktadır. Aleksitimi, kişinin diğer insanlarla olan ilişkilerinin ve etkileşimlerinin kalitesinde önemlidir. Kişinin insanlarla nasıl ilişkiler içerisinde olacağını belirler. Aleksitiminin bedenselleştirme, diğer adıyla somatizasyon olarak da bilinen ve psikolojik sebeplerle meydana gelen fiziksel yakınmaların gelişiminde etkisi olduğu tahmin edilmektedir.

Aleksitiminin birtakım diğer psikolojik sorunlarla ilişkili olabileceğini düşündüren veriler bulunmaktadır. Bu durumlara örnek olarak; alkol ve madde kullanım bozukluğu, depresif bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, somatoform bozukluk (bedensel belirti bozukluğu) ve son olarak da antisosyal kişilik bozukluğu verilebilir. Bunların yanı sıra, ruhsal durumun etkisi ile meydana gelen psikosomatik rahatsızlıkların (bedensel hastalıkların) da duygusal körlüğün ortaya çıkışında rolü olduğu söylenebilir.

 

Aleksitimi Nedenleri Nelerdir?

Duyguların körlüğü veya sağırlığı olarak da bilinen aleksitimi, yalnızca tek bir sebepten ötürü ortaya çıkmayabilir. Aleksitiminin ortaya çıkışının altında pek çok farklı neden de yatıyor olabilir. Aleksitiminin ortaya çıkışındaki çeşitli faktörler;

●     Erken çocukluk yıllarında aileden gereken ilgi ve sevgiyi görememek

●     Yine erken çocukluk döneminde aile içi meydana gelen iletişimsizlikler

●     Yeteri kadar sosyalleşememek olarak sıralanabilir.

Bu sorunlar genel olarak nesilden nesile aktarılır. Bu verilen nedenlere ek olarak aleksitiminin sebepleri arasında, kişinin beyninde duyguları belirlemek ve şekillendirmekle yükümlü olan bölümün gerektiği gibi çalışmaması, dışlanma ve eğitimsizlik de sayılabilir.

Aleksitimi Belirtileri Nelerdir?

Eğer kişi duygularını olması gerektiği gibi ifade edemezse bu kişilerin içlerinde olan duygusal buhranlarını bedenlerine yansıtmaları sıklıkla görülebilir. Bu durumda en sık karşılaşılan belirtiler ise, midede yaşanan birtakım problemler, huzursuz bağırsak sendromu ve yaygın vücut ağrıları olmaktadır. Aleksitiminin etkileri yalnızca bedensel olmakla sınırlı kalmamakta. Ayrıca duygusal körlük, birçok psikolojik rahatsızlığa da neden olabilmektedir.

Yaşanan panik ataklara bakıldığında, altlarında yatan sebeplerden birinin de duygusal renk körlüğünden muzdarip olması çok büyük oranlarda görülmektedir. Buna ek olarak travma yaşamış, tacize maruz kalmış, örselenmiş ve obezite hastası insanlarda da aleksitimi görülmektedir.

Aleksitimi Kimlerde Görülür? 

Kadınlarda aleksitimi görülme oranı erkeklere oranla daha azdır. Kadınların sözel dünyaları erkeklere oranla daha gelişmiş olduğundan kendilerini erkeklere oranla daha iyi ifade edebilmektedirler. Ancak aleksitimi, etkisi yaşla birlikte daha çok belirmektedir.

Aleksitimik Bireylerde Gözlenen Özellikler Nelerdir? 

Aleksitimik bireyler;

●     Duyguları idrak edemezler.

●     Duyguları tanımlama ve seçmede güçlük yaşarlar.

●     Duyguları ifade edebilme becerileri olması gerektiği kadar gelişmemiştir.

●     Duygusal bileşenleri sözlü olarak değil de fiziksel bileşenleri kullanarak anlatırlar.

●     Oldukça sınırlı bir hayal dünyasına sahiptirler. İmgelem ve düşlemleri cansızdır ve yaratıcı değildir.

●     Başlarına gelen olayların nedenlerini dış etmenlere atarlar, yani dışsal denetim odaklıdırlar.

Aleksitimik İnsanlar Nasıl Davranır? 

Aleksitiminin bilinen dört temel özelliği bulunmaktadır. Bu özelliklerden birincisi, duyguları fark etme, ayırt etme ve de onları kelimelere dökme bakımından yaşanan güçlüktür. Bu rahatsızlıktan mustarip kişilere hisleri sorulduğunda çoğunlukla fazla ayrıntılı cevaplar veremezler. ‘’İyi’’ veya ‘’kötü’’ şeklinde kısa yanıtlarla duygularını ifade ederler. Aleksitimik kişiler, duygularını birbirinden ayırt etmek konusunda da zorluk yaşarlar. . Herhangi bir olayla ilgili kendilerine soru geldiği zaman da işin içinde duygularını katmadan olayı anlatırlar. Konuşmalarının içine duygu takmadıklarından, konuşmaları sıkıcı ve ayrıntıcı bulunabilir.

Rüyalarını ayrıntılı hatırlayamamakla birlikte, düş kurmakta da zorluk çekebilirler. Düş kursalar bile genel olarak bunlar ayrıntılı ve yaratıcı değildir. Bu bağlamda yeni yaratıcı düşünceler üretmekte de iyi değillerdir. Etraflarıyla olan ilişkilerinde ise iç etkenlere dönük değil, dış etkenlere dönük yoldan giderler. Bu nedenle, çevreleriyle olan ilişkilerinde kurallara uymaya yatkındırlar.

Çatışmalardan uzak durmayı tercih ettiklerinden, ortada bir sorun olursa onu uzatmadan çözecek yolu tercih ederler ve bu yol da oldukça yüzeysel bir yoldur. Bu şekilde sosyal ortamlarında uyumlu görünseler de bunun altında kendi iç benlikleriyle olabildiğince az ilişki içinde olmaları yatar. Ancak bu kendi iç dünyalarına uzak durdukları durumda psikosomatik hastalıklara da eğilimli hale gelirler. Örneğin karınları ağrıyorsa sadece buna odaklanırlar, duyguların vücutlarına olan etkilerini fark edemezler.

Bu konular hakkında detaylı bilgi almak için Şişli Terapi Enstitüsü’ne 0552 347 00 20  ulaşabilirsiniz.

BEŞİKTAŞ/ BALMUMCU

Facebook
Threads
LinkedIn
X