Seans İçinde Eyleme Dökme (Acting in)
Seans İçinde Eyleme Dökme (Acting in) terimi, Meyer Zeligs tarafından 1957 yılında, analiz dışında gerçekleşen “Eyleme Dökme (Acting out)” ile analiz saatleri içinde gerçekleşen “Eyleme Dökme (Acting in)” arasındaki ayrımı belirtmek için oluşturulmuştur. “Seans İçinde Eyleme Dökme (Acting in)”, hasta tarafından kanepe üzerindeki bedensel hareketler ve duruş değişiklikleri aracılığıyla ifade edilen veya daha karmaşık davranışlar içerebilen, bastırılmış anıların tezahür ettiği durumları kapsar. Bu davranışlar, genetik veya ekstra transferansiyel fantezileri, aynı zamanda bilinçdışı transferansa dayalı arzuları da içerebilir. Her iki durumda da, bir şeyler eyleme dökülürken sözcüklere dökülmez. Hatırlamanın yerini tekrarlama alır. Bu şekilde bakıldığında, “Seans İçinde Eyleme Dökme (Acting in)”, bir direnç biçimidir. Ancak, çatışmalı materyalin çocukluk döneminin sözel olmayan dönemlerine ait olduğu ve yeterli psişik temsil ve “zihinselleştirme”ye (Fonagy & Target, 1997) sahip olmadığı durumlarda, bu tür davranışsal iletişim, bunun klinik yüzeye çıkmasının tek yolunu oluşturabilir. Bu durumda, “Seans İçinde Eyleme Dökme (Acting in)” iletişimsel değerini kavramak, direnç potansiyelinden teknik olarak öncelik kazanır. Bu bağlamda, ilerleyen bir yayında Zeligs’in (1960) kendisinin “Seans İçinde Eyleme Dökme (Acting in)”, “Eyleme Dökme (Acting out)” ve serbest çağrışım arasında bir orta nokta olarak gördüğünü belirtmesi ilginçtir.